0 Bağış Yap
img
Ümmet Hareketi

Ali Güntay

Ali Güntay
Ali Güntay

Kurban Bayramı'nda yine Afrika yollarındaydık. Bu kez durağımız Nijer'in Maradi bölgesiydi. Buradaki insanlar için Kurban Bayramı'nın anlamı çok daha başkaydı. Çünkü birçoğu için 'et yemek', senede sadece bir kez, o da bir hayırseverin kurbanı kendilerine ulaşırsa mümkün oluyordu.

Kurbanların kesimi ve payların hazırlanması bittikten sonra köylerdeki en ihtiyaç sahibi ailelere dağıtım için yola çıktık. Gittiğimiz her kapıda aynı mahcubiyetle karışık sevinci görüyorduk. Çocukların, poşeti aldıklarındaki gözlerinin parlaması her şeye değerdi.

Dağıtımın sonlarına doğru, kerpiçten yapılmış, neredeyse yıkılacak gibi duran küçük bir kulübeye geldik. İçerden bastonuna yaslanarak çıkan yaşlı bir teyze, bizi görünce şaşırdı. Adı Fatimata'ydı. Kurban payını ona uzattığımızda, titreyen elleriyle poşeti aldı ve bir an durup gökyüzüne baktı. Sonra ellerini açıp kendi dilinde, gözlerinden yaşlar süzülerek öyle bir dua etmeye başladı ki... Tercüman arkadaşımız, 'Bu kurbanı gönderenlerden, getirenlerden, emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Aylardır torunlarımın önüne sıcak bir et yemeği koyamadım. Allah sizin önünüze de cennet yemekleri koysun' diye dua ettiğini söyledi.

O an anladım ki biz sadece bir aracıydık, bir köprüydük. Türkiye'deki bir kardeşimizin Allah'a olan adağını, Nijer'deki bir annenin duasıyla buluşturuyorduk. O annenin tek bir cümlesi, o içten duası, bizim için bütün yorgunluğu silip süpürmeye yetmişti. O gün, 'emaneti yerine ulaştırma'nın ne kadar kutsal bir görev olduğunu bir kez daha anladım.

# ümmethareketi